Bize yaşattıkları bir hayat varmış;
kendine yabancı doğduğundan beri yakınında olanların. Senin için seçtikleri
‘’ önemli şeylerden’’ meydana gelen bir hayat. Bir döngü içinde yaşamanı,
kuyruğun varmış gibi onu kovalamanı istedikleri…
Sorsan; senin iyiliğini istediklerinden, hayatın bu olduğunu sandıklarından.
Kaygılılar; ailenin korkuları, dostların korkuları, şehrin, ülkenin korkuları olmazsa hayatın güvensiz olacağını düşündüklerinden.
Yaşatılanın bana ait olmadığını anladıkça;
Tekrar sevmeye severken üretmeye başladım. Korkularım azaldı ve hayatımdaki her şey yer değiştirdi. Kendime yaklaştıkça yaratana yakınlaştım. Ürettikçe dönüştüm, dönüştükce paylaşmak istedim.
İsmini Sinem koydu, nada is nada böyle doğdu.